17 Ağustos 2013 Cumartesi

Unutmuyoruz ama sadece unutmuyoruz

Oğlum harbi harbi çok mantıksız lan...
Deprem oluyor... insanlar ölüyor... "deprem öldürmez bina öldürür" geyiğini yapmicam ama yaptım bile... Devletin zamanında teftiş etmeden, peşkeş çekerek belkide dikilen binalar... Hayır, devlet düşmanı değilim kesinlikle, en azından olmamak için çabalıyorum hala... neyse cümlelerimi toparlayamadım bir iki satır boşluk bırakayım da düzgün devam ederim muhtemelen.

Yahu, adam gelmiş olmadık yere olmaması gereken binalar dikmiş, insanlar ölmüş ölmüş! Ölen insanlardan kat be kat fazlası da aylarca çadırlarda yaşamak zorunda kalmış. Bu yüzden hastalanıp ölenler olmuş... Şimdi gelde suç arama... He ben suçluyum amına koyim, ben. Ya hala mahkemelik olunduğundan yarı yıkık vaziyette bekleyen binalar var. 14 yıl oldu lan 14 yıl. O gün doğan çocuk beni dövecek kapasiteye geldi. Dövemez gerçi ağzına sıçarım da. büyüdü işte onu demek istiyorum. yok hala adam gibi yazamadım, nefretim mi çok büyük anlamadım bir daha denicem.

Şimdi ben o deprem olduğunda çocuktum. Avusturyadaydım. Hani Allah mı korudu? ben öyle inanıyorum. 1999 senesi hariç her yaz o tarihlerde kesinlikle İstanbulda olurduk. O sene ev taşıdığımızdan dolayı maddi sıkıntıya girip gelmedik diye biliyorum ben. Annem babam bana öyle demişlerdi. Belki de öyle bir sıkıntımız yoktu o sene bana en pahalı bilgisayar falan alındı aynı kış anneannem avusturyaya geldi, bunların hepsini babam karşıladı. demek ki maddi sıkıntı olayı yalandı da bana öyle dediler heralde. Neyse işte gelemedik abi biz o sene.
Sabah uyandım annem telefon elinde bağıra bağıra ağlıyor. Televizyonun içine girmiş vaziyette. Hani sanki o ekrandan içeri girebilse girecek insanlara yardımcı olmaya çalışacak gibi. Abi gurbet ayağı falan yapmicam ama bir olay olduğunda uzaklarda olmanın çok kötü olduğunu sadece yaşayan bilir. Eminim ki o geceyi yaşayanlar, yakınını eşini dostunu kaybedenler, kaybetmeyenler, herkes bizim yerimizde uzakta olmak istemiştir o gün. Biz ise çaresizlikten orda olmak istedik.
Telefonlar kesik. cep telefonu da çok yaygın değil o zamanlar. ulaşamıyoruz kimseye. En kötüsü de o belirsizlik durumu. Sonra hatlar akşama doğru biraz biraz düzeldi de akrabalarımızın bir çoğunun güvende ve sağlıklı olduğunu öğrenmiştik. Hani seviniyosun ama sevinirken televizyonda gördüğün görüntü seni daha çok üzüyor.

Bunları yaşadı herkes. Şimdi hala hesap sorma derdindeyiz. Kime? Devlete. Neden? abi bu ülkede yaşamak o kadar güzel olabilir. o kadar şahane olabilir aslında ama kendi kendimizi sikmekten başka bir şey yapmadığımız için herkes bir şeyden nefret eder hale geldi.

Geçenlerde şu gezi olaylarından dolayı Yağız'la öyle ufaktan tartıştık. Türk'ün geleneğinde devletçilik varmış. Devlet her şeyin önünde gelirmiş. Yahu tabiki Devletimiz herşeyimiz ama insanını siken devlet olmaz olsun...

Allah bu ülkeye 17 ağustosları, 23 ekimleri, 13 martları, 12 kasımları, 30 ekimleri bir daha yaşattığında insanına önem veren devlet olur inşallah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder