Uzun oturdum, kumanda sağ elimde, bira sol, zapp'lıyorum durmadan zap zap. orda bişey yok burda bişey yok mok. biradan bir yudum, zap zap. kapı çaldı, kalkmaya üşendim, ama ayıp olur diye de önce son zapı yaptım sonra biramı masaya koyup şort ve tişörtümle kapıdaki insanı karşıladım. tanımıyorum dedim seni, kimsin sen. elinde bi zarf, uzattı, al abi hayrını gör dercesine bakıp koşa koşa kaçtı velet. 7 bilemedin 7buçuk yaşları civarında olabilir, hayırdır mayırdır dedim açtım. zarfı.
oğlumuz erkan kızımız fatma ile evleniyor, gibisinden bir şey yazıyor kağıtta. güzel pembe karton gibi kağıt. sert. kaliteli maliteli, ama banane? ne erkanı tanırım ne serkanı, fatmayı da tanımam.
erkek tarafında mıyım kız tarafında mı? onu bile bilmiyorum. zaten gitmedim düğüne. ayıp mayıp oldu ama gitmedim gibi.
kandırmışlar beni, ben aslında zaten tanımıyordum ki onları, nasıl kandırmışlar, niye kandırmışlar, kalkıp zap'ı kesip biramı masaya koyup kapıyı açtım halbuki onlar için. aslında onlar da beni tanımıyomuş. bana niye davetiye gelmiş? 1e giden çocuk yanlış kapıyı çalmış olsa gerek. kandırmışlar mı yoksa beni? yoksa ben orda konu mankeni mi olacaktım? basbaya kandırmışlar canım. hakem kandıran futbolcu gibi, seyirci kandıran hakemler bile var, onlara dahada uyuz olmaktayım. Erman gibi, Ahmet gibi, Peruklu Bülent gibi programlarında zapreytingi uğruna varı yok, yoku var etmeleri geldi aklıma. utanıyorum bazen boynumu büküp sağa sola sallanıyorum. hasta yatağında ki ustamı ziyaret etmiş kadar oluyorum. ustam yoktu ama. hiç ustam olmadı benim. ama çırak var. onun da sanırsam mp3 player'ı var. bir dahaki düğünde bende mp3 player la gideceğim. sevmediğim müzikler çalıyor orda. mp3 player a atarım kendi sevdiğim şarkıları.
ama ben bu mp3 playerın taa bi yerine. aldım duruyo öyle. onu yükle bunu şettir. hebele böbele. kullanma kılavuzunu okumam asla. üşenirim. çalıştırmak için play'e basın dediği zaman "sen var beni angutello sanmak?" diye sorarım kılavuza. çözecem ben bu işi. bir şey almaktan nefret ediyorum zaten. düğün hediyesi dahi olsa. ama heves ettim. alayım dedim. düğün hediyesi.
tanımadığım insana bir düğün hediyesi. gecikmiş olsa bile hevesimi şevkimi kırmadan aldım bol kaymaklı ekmek kadayıfı. ama kaymak yokoğluyok. kaymaksız yerler artık. ama ben yedim.
hiç bir şey hediye etmedim. ama ben bu işin peşini bırakmam. bırakmicam.
Ne olursa olsun asla birayı ve kumandayı elinden bırakıp rahatını bozma. Sonra yoksa insanın aklı işte böyle karışır. Sadece senin aklın değil, bu yazıyı okuyan tüm zavallı insanların aklı karışır.
YanıtlaSilO yüzden;
bidaha kapı çaldığında açma.
usta denilince aklına çıraklık, çıraklık denilince aklına hep ben geleyim. ben ömrüm boyunca senin çırağın olmaktan gurur duyucam.
YanıtlaSil