Çok küçüktüm, o kadar ufacıktım ki alışveriş merkezinin kasasına, otel'de resepsyona, informeyşın sentır da informeyşın standına, havaalanında çek-in'e gittiğimde hep setin altında kalırdım, ve setin arkasında ki kişi hep benle taşşağını geçerdi. ya da ben öyle sanardım. içten içe çok pis dert ettim bu konuyu, gün geldi boyum biraz uzamıştı, heleşükür setin arkasında ki güzel sesli hatunu görebileceğim diye sevinmiştim, büyük heyecanla pasaportumu alıp koştum çek-in'e, ve gördüm en sonunda hostes'i. O gün pilot olmaya karar verdim işte.
Pilot olup uçağı otopilota bağladıktan sonra hosteslerle fingirdeşmekti hep hayalim, sabırsızlıkla okula başlayıp "tavır hiğr iz thy fayf fayf oğvv tu, ay em inbaund, çek çek" i ingilizce düzgün yazmayı bekledim.
tabiki o günler pat diye gelmedi, günler geldi geçti geldi geçti, büyüdüm, o kadar büyüdüm ki artık rahatlıkla setin üstünden arkadaki kıza bakabilecektim, ama "hür yaşama" ve "sosyalleşme" programları ülkeyi kasıp kavurunca ne set kaldı ne de setin arkasında ki kız, herşeyi "sosyalleşmek" için otomatlara ve bilgisayarlara yıktılar. tabi ben bu durumdan hoşnut değildim, yıllarımı boy uzatmaya verdiğimi göz önüne alıcak olursak, birilerinin beni takip edip hala taşşağını geçtiğini anlayabiliriz.
aradan bir kaç sene daha geçti, tam artık liseye başlayacaktım, ve lise seçimimi havacılık ve bişeycilik'ten yana seçecektim ki farkına son anda vardım, benle birileri taşşağını hala geçmeye çalışıyor. fark ettim ki son 10 yılda bindiğim uçaklarda Derya hostes dışında hiç bir hostes güzel değil di. fark ettim ki kaptan pilotların hepsi zavallı, çünkü çirkin çirkin yaratıklarla 10 bin metre yükseklikte karısını aldatmak zorunda kalıyor.
hayalimi iki çırpıda silip attıktan sonra o kadar rahatladım ki, şimdi hala o rahatlığı yaşıyorum ve hiç bir şey yapmıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder