Bisikletimle son hız giderken frenlerin olmadığını duvara toslamadan 5 metre önce farkettiğimden beri içimdeki sıkıntı devam ediyor. O zaman 8 yaşımdaydım sanırım. Ailemin benden bi şeyler beklediğini o zaman anladım. Daha dikkatli olmamı istiyorlardı, ama hiç bir zaman uzun süre bir işe konsantre olamadım. Dersler olsun, Futbol olsun. Daha çok kendimi vermemi istiyolardı, ama vermedim.. veremedim (korkmayın kötü çocuk hikayesi anlatmıcam , kötü değilim zaten ben) sıkıntı yani ne olursa olsun "evdekiler yine bişey diyecek"den ziyade, 'off yine kim bilir ne için uğraş göstercem' meselesi tam bir sıkıntı benim için. erkek çocuk olmak kötü bir durum ya aile senden sürekli bir beklenti içinde. Ama bi beklenti içinde olduklarını belli etmeyecek kadar profesyonellerde ayrıca.
Belki de ailem benden bir beklenti içinde değildir de sadece benim kendim için bir beklenti içinde olmamı bekliyorlardır. Çözemesem de ailem rahattır, severim ben aile ve ev ortamını. Büyüdüğümü hissediyorum mesela.. "İş bul" demediler hiç bir zaman. "Kız bul" da demediler. "Mutlaka okuyacaksın" da demediler. Ama iş buldum, sonra çıktım, şimdi tekrar bulmak üzereyim. Kız buldum dicem ama hayvan gibi söylemek istemiyorum, o yüzden 'süper bir ilişkim de var' diyorum. Lise mezunu değildim, açıktan bitirdim, şimdi üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Kendimden olan beklentilerim oysaki bunlar, ama ailemi de mutlu ettiğini hissetmek içimdeki sıkıntıyı da alıyor bazı bazı.
O yüzden içimdeki sıkıntının geçmesi için kendi kafama göre davranmam gerektiğini de öğrendim.
yazımı özlü sözle bitirmek istedim..
"bak evladım, içinde asla kötü bir şey barındırma..." (osuruk)
Levent İnan (Babam)
Sıkıntı vol. 1-2-3 (kardeş bilog www.seviyelipaylasimlar.blogspot.com'dan esinlendim)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder