9 Haziran 2009 Salı

İnsanlar

Bilmeyenler için tekrar özet geçeyim:
1 ay önce uzun uğraşlar sonucu İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar gidiş katı gümrüksüz alanındaki D&R Book & Music Store'da işe başladım. O gün bu gündür bir çok farklı milletten bir çok farklı insanla zorunlu muhabbetlerim oldu.

Türkler:
Türk müşterilerimizin 75%i gazete alıyor. Bizim kadar gazete manyağı olan başka millet var mıdır? Sanmıyorum. Geçen haftasonu adamın teki geldi, Cumhuriyet gazetesinin eki niye yok diye ortalığı yaygaraya verdi. ulan gazete mi okuyacaksın yoksa ekindeki bulmaca için mi alıyosun? Doğruyu söyle!
Ayrıca bu Türkler kuyruk oluşturmayı, ve sırada beklemeyi bilmiyorlar. Çok sabırsızlar. 5 müşteriden 1'i "uçağım kaçıyor" diyerek işlemin daha hızlı gerçekleşeceğini sanıyor. İlk günlerimde herkese hoş görünmek için "bi saniye hanfendi hemen alıcam sizi" diyerek sanki normalde çok yavaş çalışıyormuşum da şimdi öyle söyledi diye daha hızlı çalışacakmışım görünümü veriyordum. Bu eşşoğlueşşeklerde heralde inanıyorlar bu şeylere. Günler haftalar geçti, artık "merak etmeyin uçak kaçmaz, uçuş kartınızı almışsınız, pasaport'tan geçmişiniz. geç kalsanız bile 3 kere anons ederler sizi. Ayrıca görmedim sanmayın, uçuş kartınızda boarding time olarak 15:25 yazıyor. Saat daha 15:15" diyerek karşımdakini resmen eziyorum. bunu dedikten sonra sadece 1 kişi "sen nasıl konuşuyosun" şekli yaptı bana, onun haricindekiler "ekieki" diyerek sus pus oldular.


Hintliler:
Nasıl başlasam bilemiyorum. Bu kadar pis ve bu kadar saygısız başka bir millet yoktur herhalde. Ayrıca o ingilizceleri yok mu...
Tam pasaport kontrolünden sonra kocaman meydana oturmuş hintli aileye (sülale olabilitesi yüksek, 15 kişilerdi) rastladım. Uzun süre izledim onları. Hiç utanma arlanma yok.
Ayrıca çok şerefsizler. "bu var mı şu var mı" diyor. İstediği herşeyi getiriyorum. Sonra almaktan vazgeçiyor. Fucking Bastards!


Kıbrıs Türkleri:
Ya KKTC'de yaşayan herkes çok zengin, ya da Kıbrıs'ta D&R'ımsı bir yer yok gelince bokunu çıkarıyorlar. 7 dergi, 9 cd, 3 gazete, 4 kitap. Sonra bi de o garip ve bokuma benzeyen şiveleriyle "kaç paree" diyorlar. Bide dün ortayaşlı kıbrıslı bir kadına denk geldim, bana aynen şunu sordu "kabrıs oçağı hangi kappi" önce anlamadım sonra soruyu genişletti "ben kabrısa gideceyn hangi oçek hangi kappi" tabi bu sorular karşısında ağzım burnum kilitlendi cevap veremedim sadece elimle gideceği yönü gösterdim. 4 poşet ve el çantasını tutup hızlı hızlı yürüyüp uzaklaştı.


Japonlar:
Kendi içlerinde muhabbet ederlerken her an tekme tokat birbirlerine girişeceklermiş hissi verseler bile bana karşı herzaman saygı dolu sevgi dolu oldular bugüne kadar. Hatta geçengün böyle emo gibi punk gibi bir japon uğradı tükkana, hiç öyle bizim punklar gibi emolar gibi konuşmuyordu. öyle hayatla alıp veremediğide yoktu. heralde sırf o tarz giyinmeyi sevdiğinden öyle giyinmişti. Herneyse şöyle başka bir anımı da anlatayım. yaşlı iki capon çift bir gezi rehberi aldılar, kasaya geldiler. Onlardan uçuş kartlarını istedim işlemi gerçekleştirebilmek için. Anlamadılar. İngilizce "boarding card" dedim. Anlamadılar. "Ticket, Bilet" dedim. Hiç anlamadılar. ve ağzımdan çıkan her sözde daha çok korktular karşımda daha çok ezilip büzüldüler. En sonunda aklıma günlerce evvel öğrendiğim "to co ken" geldi. Japonca uçuş kartı anlamına geliyor bu. bunu söyledim, ve o çizgi filmlerinde bir anda gülümseyen karakterler gibi gülümseyip verdiler bana uçuş kartlarını.



continue edecek hocam...

8 yorum:

  1. Özet geçeyim:
    Türkler terso,Kıbrıs Türkleri ürün almaya istekli,Japonlar kendi aralarında bağırarak konuşuyorlar,başkalarıyla efendi gibi.

    YanıtlaSil
  2. bizim türkler gibisi yok bu gezegen üzerinde...
    bizim bi kere beynimiz cok farkli bi sistemde calisiyor... :W

    Japoncayi'da cözmüssün ya helal olsun sana :W

    YanıtlaSil
  3. ilk yunan gordugundeki tepkini cok merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  4. tespitlerinin hastasıyım yavrucum.

    YanıtlaSil
  5. ya anladik yazip dalgasini gececen ama bari düzgün gec dalgani be kardesim, kibrisli biri bi kere öyle konusmaz kac paraeee kappi falan... ucaga da ocak demez kibrisa da kabris demez töbe töbe yaa... cok anlarsin sen siveden de bokuma benzer diyosun ayip saygiyla yaz biraz

    YanıtlaSil
  6. şunu da yazacaktım bak sayende aklıma geldi. kıbrıs insanı kadar alıngan başka pek kimse yok. havalimanında örneklerini çok yaşamıştım, şimdi diğer okuyucularım için harika örnek oldu bu.

    dün gece biri geldi, alışverişi yaptıktan sonra sordum "kıbrıslı mısınız" diye, "evet" dedi, "şiveden anladım" dedim, "evet biz yazıldığı gibi okuyoruz kelimeleri ondan öyle" dedi, içimden "ebenin amı sanki biz fransızlar gibi başka bişey yazıp bambaşka bir şey okuyoruz" dedim. dışımdan gülümsedim, yoksa ağlardı garibim.

    YanıtlaSil
  7. bütün kibrislilara da alingan damgasi vurmak büyük cesaret.. ne alakasi var alinganlikla arkadasim, düzgün yapsan elestirini ben gülerim o degil mesele, aynisini avrupa yakasida yapti gecenlerde, becermiyosaniz yapmayin iste bu kadar zor mu anlamak? türkiyede kac kisi düzgün türkce konusuyo ki? düzgün elestirsen hic sikayetim olmazdi bokuma benzemis diyosun dönüp bi de alinganlar diyosun yok ya?

    YanıtlaSil