28 Nisan 2009 Salı

Reyting

Reyting uğruna türlü türlü saçmalıklar içine giren insanları anlamıyorum. Diyordum ki "bu ne birader, sen niye obama geldi diye suratını siyaha boyarsın ki? sen niye reyting rekorları kırmak için kafana sütyen geçirip hebele hebele diye bağırıp şebelek olursun ki? Neden ulan?"... Bunları düne kadar gerçekten anlamıyordum. Aslında 3 gün öncesine kadar umursamıyordum da bu konuyu. 3 gün önce biri açıklamaya çalıştı, ve hala umursamıyorum galiba.
Evet, 3 gün önce caddebostan sahilinde sezonu açtım. Hava soğuk gibiydi ama değildi de. Öncesinde Bayan basket maçını izlemiştim, sonra Hasan "Aga arkadaşımın doğumgünüsü varmış oraya gidelim, yarım saat kalıp çıkarız" dedi. "valla hasan son bir haftadır toplam harcadığım para miktarı 45 kuruşu geçmedi, ne yola para verdim ne yemeğe. Şimdi cadde diyosun, barlar sokağı diyosun. Oralar pahalıdır. Ha sinyalcilik orda da yaparım yapmasına da şimdi öyle yerde de yapılmaz ki bu, hem gittiğimiz mekana kızlar falan da gelirse ne yapıcaz? ben sinyalciliğimi sadece kendi bünyeme faydam olsun diye geliştirdim, başkaları için yapamıyorum daha bunu. O yüzden bilmiyorum yani" dedim. "yarım saat en fazla bi saat aga" dedi. "tamam" dedim.
Hazırlandık çıktık evden. Hasan'ın bir başka arkadaşı, ki benim de arkadaşım sayılır çünkü tanışıyoruz, bizi arabasıyla aldı evin önünden ve gittik barlar sokağına. Arkadaşının yirmibirinci yaşgününü kutladığı mekanı bulduktan sonra direkt içeri girelim dedik. Kapıdaki görevli bizi "10 lira" diyerek karşıladı. "abecim içerde arkadaşın doğumgünü varmış sadece kutlayıp çıkcaz" dedik. "haa tamam tamam" dedi girdik içeri. Çıkmadık.
Mekanın en ortasındaki en büyük masayı kapatmıştı Hasanın arkadaşı. Kendi açısından sağ tarafında bir kız, onun da sağ tarafında bir kız. Hemen karşılarında ise iki kız iki erkek şeklinde oturuyorlardı. Anlayacağınız bir kız bu masaya fazlaydı. Yani kısaca o da benim gibi saptı. Yüzüme gülücükler saçıldı o an.
Arkadaş kuzenim olan Hasanı görünce ayaklandı "vayt kardeşim de gelmiş" dedi. Ben ise içimden "Ya bırak bu ayakları kardeşim, sen çağırmadın mı lan bizi" dedim. O sıra Hasan "bu da Enis" dedi. Gülümseyerek "Merhaba" diyip Hasandan ödünç aldığım planet hollywood baskılı sahte deri mont'u çıkardım ve hemen masanın en uç köşesinde boş sandalyeye yerleştim.
Anında garson geldi, ben bir bira istedim. Bizi arabasıyla alan Kerem önce Vodka fiyatını sordu, sonra kaşlarını yükseltip dudaklarını öpücük atacakmış gibi büzüştürüp "bende bira alayım" dedi. Anladım ki vodka pahalı. Anladım ki gece tek birayla geçecek. Sağlık olsun dedim ve çalan müziklere arada bir el çırparak (alkışlamak), bazen bildiğim nakaratlara eşlik ederek eğlendim. Evet türkçe çalıyordu, çünkü canlı müzik şekli vardı mekanda. Keltoş biri şarkı söyleyip bizi eğlendiriyorken "şimdi erkekler" dedi bir şarkının ta orta yerinde. bende el şaplatmaktan öyle gaza gelmiştim ki en çok benim sesim çıktı. Adam o an sahneden atlayıp bana geldi ve arkadan sarıldı. Ben napacağımı iyice şaşırmış vaziyette karşımda oturan Kerem'e bakıp "noluyo yaaa noluyo yaaa" derken adam terli terli bana sarılmış şekilde hala nakaratı tekrarlıyordu.
En sonunda bırakıp gitti ve bende gayet normalmiş gibi "ehehe" yaptım ama masada fazladan oturan kızı kaçırdığımı da o an anladım.
Bende Hasan'da biralarımızı içmiş bitirmiş, ortalama 8 dakika da bir "var mı başka ihtiyacınız" diye gelen garsonu "biraz sonra söylicez" diyip erteleyedururken Kerem birasını hala yarılamamıştı bile. Taktiksel bir tercih miydi yoksa Bira sevmediğinden miydi hala çözemediğim halde taktir ettim kendisini, çünkü garson ona hiç yaklaşmadı bütün akşam boyunca.
Hasan doğumgünü çocuğunun yanında oturduğundan onu kafalamış olsa gerek, durmadan içkisinden bir yudum alıyordu. Hasanı dürttüm "bende bi tadına bakayım lan" dedim. "Al al" dedi. İçtikten sonra "hmm vodka da vişneliymiş" dedim. Sanki vodkanın renginden belli olmuyordu, ama o an anladım ki "it's sinyal time". Bir ara doğumgünü çocuğu yerinden kalktı, biz hasanla ortaklaşa içip bitirdik vodkasını. Çocuk elinde başka bir içecekle geldi, onun da tadına bakayım dedim. Onu da içtik. Sonra mekandan ayrıldık.
Hasan "arkadaşlar sahildeymiş, yanlarına uğrayalım mı" dedi. "Olur 25 lira var, 1 haftadır cebimde gezdiriyorum onla bari içecek bir şeyler alalım" dedim. En ucuz içkiyi, yani Bira alıp sahile indik. Gider gitmez oradaki bir eleman "viski koyim?" dedi "olur" dedim. Biraz viski biraz bira derken kafam güzelleşmeye başladı.
Şimdi sahil ortamını falan bilenler çok iyi bilirler ki, belli bir saatten sonra oralar boşalır, toplam 2-3 arkadaş grubu kalır, onlar da birbiriyle kafaları güzel olduğundan kaynaşır.
Şimdi efendim, hiç birimizin tanımadığı büyük ihtimal "yeter bu kadar içki artık eve gideyim" derken bizi gören bir eleman geldi yanımıza, bir şeyler konuşuyor. Ben önümü göremediğim halde konuşuyorda konuşuyor. Sonra nasıl geldiyse konu Reyting olaylarına geldi. "bak" dedi eleman "sen şimdi sadece izlendikçe ve takip edildikçe para kazansan sende yemez misin o bokları" dedi "heea" dedim. "gördün mü dedi, demek seni de durmadan izleyebilseler sende onların yaptığını yaparsın" dedi "benim blogum var lan" dedim "sana diyorum birader nokta blogsot nokta kom" dedim. evet kafam iyi olduğundan dilim dönmedi ve "blogsot" dedim. O ise "bana diyosun birader hahaha" diyip şaka yaptı aklınca.
Ben ise "oyyy kuscam galba" dedim, ve eve dönene kadar üç kere kustum ve bir tabak çorba içtim.

3 yorum:

  1. sinyal asıl, herkesin sinyalci olduğu ortamlarda keyifli oluyor. "abi vala bende de 5 kuruş para yok." siktir lan ordan.

    YanıtlaSil
  2. :)))))) böyle gün boyu ne yaptigini bu sekilde anlatabiliyorsun ya cok hosuma gidiyor, güzel oluyor okumasi... :)))

    YanıtlaSil
  3. "kusarım lan"

    bu yazıda içtiğin içkileri okudukça midem bulandı be :S

    YanıtlaSil