29 Mayıs 2008 Perşembe

Enis Mcİnan'ın İstanbul maceraları

11. Gün:
İlk defa ne yapacağımı bilmeden uyandım. nerde uyandığımı da bi an anlamadım zaten. 14 sularında uyandım zaten. onda da yattığım yer salon olduğundan ev halkının gürültüsü yüzünden uyandım. yengem "sessiz olun bırakın uyusun" dedikçe Doğukan ve kuzenim Hasan inat olsun diye sanki daha çok gürültü çıkarıyorlardı. ben uyuyor rolü yaptıkça o ipneler beni illa uyandırmaya çalışıyorlardı. en sonunda yeni uyanmış gibi önümü döndüm ve "ıeahhhhh ıeaahhhh" diye gerildim. bi baktım doğukan ve hasan gülmeye başladılar. anlamadım neden. acaba üstüme bok falan mı bulaştı dedim kendi kendime. göğüsüme omuzlarıma baktım bir şey yoktu. hasan ve doğukan pipime bakıp gülüyorlardı. meğersem boxerimin arasından pipim gözüküyomuş. evet öyle dal taşak ortada uyanmıştım.
sonra gittim tuvalete, sıçtım, elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı masasına oturdum. ben otururken doğukanlar kalkıyordu. kendi başıma afiyetle art'a kalan zeytinleri peynirleri hüplettim mideye.
o sırada hasan sıçmaya gitmişti. doğukanla piçlik olsun diye fotoğraf makinasını aldık ve o sıçarken onun fotoğrafını çekmek istedik. kapıyı tıklatıp az aç bişey alcaz dedik açtı. tam çekecekken anladı ve kapıya yüklendi. o güzel anlardan geriye kalan sadece bir bok anlaşılmayan bir fotoğraf.

12. Gün:
Gökmen arkadaşımın doğumgünü vardı. Emirgana gittim. karşıladı beni. Pasta falan yedik. ben çay içtim bide. sonra çayın parasını ödemeden kalkıp eve gittim. otobüste Favorileri benden, hatta Ersin Karabuluttan bile daha uzun ve geniş bi kız gördüm. gülmem geldi. güldüm de kendi kendime. resmen yanaklarından saç veya sakal artık kızlarda ne deniyosa ondan çıkıyordu. telefonuma unutmayayım bu hadiseyi buraya mutlaka yazayım diye "favorileri senden uzun kız mehmeh" gibisinden bir not düşmüştüm. fakat okumama gerek kalmadı. o sahne hala aklımda. ehehehe elvis mezarında ters dönmüştür o favorileri görünce. (not: fotoğrafını çekemedim)

14. Gün:
Tüm gün evde oturdum.

18. Gün:
Evren'le buluştum. sağolsun cebimden bir kuruş çıkardıtmadı.

19. Gün:
Sevdiceğimi görmek için cevahirin yolunu tuttum. son günümdü. son akşamım. buluştuk. ve yine taksime gittik. istanbulda başka yer yokmuş gibi hep taksime gittik. seviyorum taksimi de yeter artık. yine nargile içmeye gittik. ve yine o çingeneyi gördük. 1 mendil satıcan alt tarafı niye bu kadar ısrar ediyosun teyze diye haykırmak istedim. ama anlamayacaktı ondan sustum. sağol teyzecim sağol teyzecim dedim hep.
Gül satan adam geldi. gül alayım dedim. hediye ederim belki bir taneme dedim. "kaça" dedim "gönlünden ne kopuyosa" dedi. 50 kuruş buldum verdim "bu ne la" dedi sert bir biçimde. "gönlümden bu kopuyor" dedim. gülü geri aldı paramı geri verdi. ve gitti. rezil oldum. rezil ve rüsva oldum. "Allah belanı versin o güllerin dikenleri g.tüne girsin pezemenk" diye içimden çok pis küfürler savurdum. ama sevdiceğime şirin gözükmeye çalıştım. sanırım pek tınlamadı. giderken öptü sağ yanağımdan. sağ yanağımı hala yıkamadım etkisi geçmesin diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder