28 Mayıs 2008 Çarşamba

Enis Mcİnan'ın İstanbul maceraları

2. gün:
"Sana kavuştum sonunda sevdiceğim, bunca salise, saniye, dakika, saat, gün, hafta ve ay sonra sana kavuştum sonunda. Nasıl da özlemişim seni, nasıl da güzelleşmişin. Hayır bitanem, eskiden çirkindin demek istemiyorum. hep güzeldin, şimdi daha da güzelsin. evet çok hemde." diyesim geldi, demedim. yazarak içimi dökerim dedim. tuttum sıktım yanağını. "oy oy oy" diyip dişlerimi birbirine vurarak çok sevdiğimi gösterdim ona. "napıyosun be" dedi "seviyorum" dedim. çimcikledi. "aaeaeehh napıon bea" diyip isyanımı dile getirdim "bende sevdim" dedi.
anlaşmıştık, ikimizin de sevgi belirtisi sıkmak, çimciklemek, vurmaktan ibaretti. ama çok güzel bir gündü. dolaştık. nereye gittiğimizi hatırlamıyorum çünkü hep ona baktım. özlem giderdim. buraları okuyosan sevdiceğim şunu bilki çok güzel bi gündü evet.

3. gün:
Maç günüydü. Baya bi süre sonra yine Ali Sami Yen Stadına adımımı atacaktım. Maçtan önce arkadaşlarla içtik. biraları ben aldım. onlar içti. bende içtim ama keşke başkası alsaydı daha güzel olurdu diye içimden geçirdim. ama olan oldu ondan için dedim, içtiler. Sonra tribünlere girdik. maç başladı. güldük, güldük, sigara bitti, sigarası olan var mı diye bağırdık, 5 keko birden sigara uzattı, yaşasın "black cool" (Vincenzo'ya selamlar). Ciğerler ters döndü. Şampiyon olduk. sahaya indik. numaralıya çıkıp "çıkın lan sahadan" diye milleti azarladık. numaralı şekli gol sevinci taklidi yaptık. yengeç dansı yaptık. dışarı çıktık. taksime gittik. nevizadeye gittik. içtik içtik içtik. garsona dayılandım. yan masadaki çocuğa çattım. dışarı çıktık içtik. rakı bulduk içtik. kafayı fena bulduk. eve döndük. taksiden ayakları yere basamadığı için balıklama dışarı atladı arkadaşım şarbon. "öğğğğ" dedi. kustu. önce sokağa sonra yorgana. topladım yattım. sabah uyandım 4. gün olmuştu.
5. gün:
Çırak'la buluştum. bu sefer farklı yerlerde beklemiyorduk. nerde buluştuk ki biz? evet hatırladım beşiktaşta vapurdan indi geldi yanıma. "niye burda duruyosun lan" dedi. "burası gölgelik yer" dedim "hay ağzına hisslehissle" diyip güldü bende güldüm.
yürüdük ve Beşiktaşta ki mekdanıldsa girip yemek yedik. fotoğraf çektim. bi çocuk vardı. onu en çok onu çektim. sonra kızların da fotoğraflarını çektim. "çekmesene lan" dedi çırak. vurdum ona. sustu. uykusuz dergilerimi ve Umut Sarıkaya'nın kitabını getirmiş. sağolsun. çok sevindim. gözlerim doldu. o kadar sevindim ki tatil sırasında tüm uykusuzları komple okudum. dönerken uçakta da kitabı okuyup bitirdim. sonra taksime çıktık. ersin karabulut yoktu ondan beşiktaşa geri döndük. Taksime harbiden çıktık mı hatırlamıyorum da Taksim - Beşiktaş minibüsüne binmişiz.


8. Gün:
Kerem ve Özgürle buluştum. Kadıköyde. Kerem geç geldi, bekledim onu. eşşoğlueşşek. niye bekletiyosa beni. ama geldi sonra. reksin orda buluştuk. "napalım" dedim. "playstationa gidelim" dedi. "tamam" dedim. gittik 2 saat Winning eleven oynadık. hemde Playstation 3. kafam allak bullak oldu. 3. kattan aşağıya nasıl indiğimi hatırlamıyorum. bir de 10 milyon hesap ödedik. şerefsizler. sonra özgür katıldı bize. biyerlere yürüdük. Anal cümbüş yazıyodu duvarda. orda fotoğraf felan çekindik. eğlendik baya. sonra da bişeyler yaptık ama naptık bilmiyorum.


Not: Evet çırakçığım, biliyorum istiklalde yürüdük, gsstore a girdik, ve sana hediye aldım. unutmadım unutmicam corc buş'un hanuna koyucam

1 yorum: