Herşey küçüklükten kalma derler ya (derler mi böyle bir şey bilmiyorum ama böyle bir cümleyle hep söze başlamak istemişimdir) harbiden de öyle.
Ehliyeti alana kadar babam araba kullanırken onu izler, cam kirlendiği zaman silecekleri çalıştırmadan önce su fışkırtıp sonra silecekleri çalıştırmasını beklerdim hep. sileceklerin ilk baştan kuru cam'da vrrzzgt vrrzzgt diye ses çıkarması da ayrı bi zevk katardı işin içine.
Sonra ehliyetim oldu, arabaya bindim ve ilk yaptığım şey o suyu fışkırtmaktı, onu yaptıktan sonra anladım ki aslında o kadar da zevkli bir şey değilmiş, hatta çok dandikmiş, bazen iyi silemeyince de sinirlenme sebebi olabiliyor o adi silecekler, daha düzgün bir şey niye icat edememiş insanoğlu? hatta bazı arabaların (markayı söyleyip reklam yapmak istemiyorum) far'larında bile silecek vardır, çok saçma bulurum, ama düşününce küçükken hepimiz arabanın gözü farlar sanmıyor muyduk? evet, e doğal olarak göze de bir silecek lazım, nasıl biz insanların göz kapağı varsa, Mercedes marka arabaların da silecekleri var gözlerinde.
Aslında çocukken farkında varmak lazımdı bu durumun, yıllar yılı Toys'r'us tan gelen reklam kağıtlarına bakıp özenmedik mi ah şu oyuncak benim olsa diyip? Reklam kağıtları resmen oyuncağımız olmadı mı? benim şahsen reklam kağıtları çocukluğumun en güzel ve en harika oyuncağıydı. çünkü hayal edebiliyordum. asla alınmayacak hediyelere bakıp hayal ediyordum, gözümün önünde sanki o an yaşıyormuşum gibi o hayal ettiğim oyuncakla oynuyordum.
Hangi baba çocuğuna havuz alır ki? benimki de almadı. ama reklam kağıdında ki havuza bakıp benimmişim gibi davranabiliyordum.
Hatta hatırlarım komşular bir gün bahçelerine havuz almış hortumla su dolduruyolardı, bende suyun sesini duyup bizim bahçeden onların bahçeye geçip ellerim pipimin önünde boynum sola doğru yatık masum çocuk duruşu sergiledim, beni de davet ederler diye. davet etmediler ama ben yine de mayomu giyip girdim o havuza.
bi yandan seviniyodum artık havuzumuz var diye, bi yandan da kıskanıyordum. bu havuz bizim bahçede durmalı diye. ama sevincim kıskançlığımın üstündeydi her zaman, hava kötü olduğu günler bunun hesabını arkadaştan soruyoduk mahalle olarak "niye hava kötü lan, kötü havalarda senin havuza giremiyoruz" diye.
hava güzel olduğu zamanlarda ise mahalle de ki tüm çocukların en iyi arkadaşı oluyordu bizim komşu.
İnsanoğlu harbiden aşağılık puşt'tur. çıkarımıza göre davrana davrana zaten sıçtık dünyanın ağzına. küresel ısınmanın sebebi sadece budur. güzel havalarda mahallenin en iyisi olup, kötü havalarda mahallenin lavuğu ilan edilmek'te sadece o havuzu kuran ailesinin ipneliğidir. bize suç bulmasın o adını unutup iki saattir komşu, arkadaş ve lavuk diye hitap ettiğim şahıs.
Seni özlüyorum komşu, acaba hala aynı evde mi yaşıyorsun? bir gün ziyaretine gelirim elbet. elbet.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder