2 Ocak 2008 Çarşamba

bu da benim Yılbaşım

Taksim meydanında ki gibi pandiklenme heyecanına kapılmadan geçti benim yeni yıl maceram. tabi bu diyarlar da öyle pandik atmak kimsenin aklına gelmez ki, türkler dışında, türkler de burda erkeğe pandik atar ters baksın da dövelim diye.
ben kimseye pandik atmadım bira şişem dışında, o da bişey demedi, içtim.
Her yılbaşı havalana havalana hava atarım "ben yılbaşına artık değer vermiyorum olum, evde uyuyarak veya uykum gelmezse patırtıdan, msn başında felan geçiririm" diyorum, tabi bugüne kadar lafta kaldı bu olay.
Her sene de dışarı çıkarım, kıçım donar, uyuz olurum, ulan evde pencerenden izle fişekleri, derim kendi kendime, ama kıçım donar.
Bu sene kıç donması yetmiyormuş gibi kumar oynamaya da gittik önceden, fazla anlatmayacağım ama kumarda kazanamayan aşk'ta kazanır arkadaşlar, aşk'ta breh breh. halbuki kazanmıştım da, ama sonradan yazık oldu.
tabi rulet'te millet ben kazandıkça aaaaa oooooo diye etrafıma toplandı, herkes bana dokunup (bkz: pandik atmak) onlara da şans dağıtmamı istedi. 2 kere peşpeşe 5 euro çip'ini ikiye katladıktan sonra bu gece çok şanslıyım dedim kendi kendime, hatta gaza gelip "herkese benden çayyy" diye bağırdım. 3. defa kırmızı'ya oynadığımda ise siyah geldi, beynimden kaynar sular döküldü sanki. o kadar insanın gürültüsü yok olmuş dannn dunnn diye korkunç bi ses vardı kulaklarımda. sonradan fark ettim ki çekiliş'te kazanan adamın adı dan dun a benzer bişeymiş, o da o sıra da anons ediliyomuş. ve Allah'tan kumarhane'de çay servisi olmadığından kimseye de çay dağıtılmamıştı.
ordan çıkıp gece yarısı olmadan merkeze doğru gidelim dedik.
sonra arkadaşlar da katıldı bize, o sıra amatör ve yaşlı insanlardan oluşan rock grubu şarkı söylüyodu. benim de uyuz olduğum şarkıları söylüyodu, peçete aradım istek yapmak için, ama peçete de bulamadım, oysaki "Cengiz Kurtoğlu - Resmini öptüm" çok güzel gidecekti ortama.
tabi yılbaşında dışarı çıkmanın tek anlamı milyonlarca kişiyle aynı anda 10 dan geriye saymak olduğunu düşünürsek, bunu da gerçekleştiremediğim için aslında hemen dönüp eve doğru yol almam lazımdı, ama suç benim değildi ki, anırarak şarkı söyleyen adam bi anda orkestraya susun işareti yaptı hızlı hızlı 3-2-1 dedi heyooo diye bağırdı ve ben başta olmak üzere dumur pozisyonda ağzımız açık ve şaşkın bir şekilde adama bakıp içimizden annesi'le alışverişe gitmek için dilek tutuyoduk.
acaba yeni yıl'da ilk tuttuğunuz dilek mutlaka gerçekleşir diye bir rivayet var mı? bilmiyorum, ama varsa yazık kadına.
tabi benim o an hemen reaksyon olarak cep telefonumun saatine bakıp "heyoo millet millet, beni dinleyin, dinleyin beni, saat tam yirmiüç-ellisekiz. daha iki dakkamız var. heyoo heyoo" diye haykırışım da kimsenin umrunda değildi, millet birbirine sarılıp öpüşüyodu. burası avusturya olduğu için'de Vals çalıyodu, ve herkes partnerini bulmuştu bile.
Kendimi bi an ilk okul'da beden eğtimin'de top oynarken hep en sona kalan, ve genellikle oynadığı takımda taç çizgisinin kenarında durması emir edilen çocuk gibi hissettim. o çocuğun kim olduğu önemli değil hehehe.
Valsin bitmesini beklerken dam dam dam dam, dap dap, dap dap, diye tempo tutup mutlu olmuştum aslında. ama yine de partner bulamadığım için ve tek başıma durup rezil olmaktan korktuğum için deli rolü yaparak kendi etrafımda dönmeye başladım. galiba daha çok rezil oldum, ama delidir ne yapsa yeridir ehemehe.
kumar oynamaya gittiğimiz için takım elbiselerim vardı üstümde, ve tüm havai fişek seanslarından sonra blue chip (türkçe: mavi çip) diye bir discoya gittik, bi anda takım elbisemin verdiği ağırlık bende feci ağır abi etkisi yarattı.
kasıla kasıla gittim, full olan mekanda yer ayarlattım kendime (aslında 15 dakika ayakta durduktan sonra, "eniiis, bak yer bulduk" sesleriyle gittim oturdum)
ve sonra içmeye devam ettim. bira içtim tüm gece. bi süre sonra karşı koltuğa düşen bi çift feci şekilde öpüşüp koklaşmaya başladı, orda ki çocuk kızı pandikliyodu, kızında hoşuna gidiyodu. demek ki pandik kötü bişey değilmiş dedim kendi kendime, ama sonra ağır abiliğimi konuşturup, Bojan'a bir göz işaretiyle "alın bu çocuğu" dedim, bojan gitti orgazm geçirmeye 5 kala çocuğu kaldırdı "LAAAN SEN ENİS ABİ ÖNÜNDE NASIL ÖYLE DAVRANISIN LEAAEAAN" diye bağırdı, tabi ben duymadım, müzik çok sesliydi, ama öyle dediğini sanıyorum. aslında büyük ihtimal "ceketlerin üstüne niye yatıyon" demiştir. ama ben ilk yazdığımı duymuş gibi oldum kehekehehe.
bi süre sonra sıkılıp mekandan çıkıp eve doğru kar yağışı altında yürüyüp "ben sende tutuklu kaldım dılıdlıdıııııı kendi hayatımdan çaldım dılıdlıdııııı" diye mırıldandım ve yattım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder